MİLLİYETÇİLİK BU MU ?
"Milliyetçilik" tarih boyunca üzerinde en çok söz edilen kavramlardan biridir. Siyasal ve ekonomik gelişmeler yeni aşamalara doğru tırmanırken, kimlerin milliyetçi oldukları gün geçtikçe daha da
önem kazanmaktadır. Çünkü "kederde - kıvançta - tasada" ortak olması gereken insanların yaşam kaderleri başka başka koşullarla oluşmaktadır. Bir ülkede kırkbin köy okulsuz, yolsuz ve ışıksızsa, insanlar hastane kapılarında kıvrana kıvrana ölüyorlarsa, işçiler Batı ülkelerinin ışıklı kentlerinde sokak süpürüyorlarsa kimlerin milliyetçi oldukları ok ama çok önemlidir.
Milliyetçilik, ulusal sınırlar içinde yaşayan yurttaşların insanca yaşamaları için verilen savaşın adıdır. Yoksa, sömürücü toprak ağalarıyla, yabancı şirketlerin, kafataslarında seçim sandığı taşıyan siyasetçilerle Mığırdıç Şellefyan'ların ve Konya Müftülerinin düzeni değildir. Çünkü sömürücülerin milliyeti olmaz, onlariçin önemli olan sadece sınıfsal ve kişisel çıkarlardır.
Kapitalizm gerçek bir enternasyonalizmdir. Bugün dünya ekonomisi uluslararası sermaye örgütlerine bağlıdır. Avrupa ekonomisi bile şirket payları yoluyla Amerikan kapitalizminin eline geçmiştir. Bir dolar ya da mark krizinin bütün dünya ekonomilerini etkilediği bir siyasal dönemde, kapitalizmin gerçek gücünü çok yakından izlemek gerekir. Bu gücün "milliyetçi" değil "enternasyonel" bir dayanışma yarattığı bir ekonomik olgu olarak kabul edilmektedir. Türkiye'de geçer akçe olan bir suçlama ile ifade edersek, gerçekten "kökü dışarıda" olanlar uluslararası sermayeden güç alan siyasal çevre ve örgütlerdir demek gerekir.
"Milliyetçilik" ülkesinin halkını iç ve dış sömürücülerin ahtapot kollarından kurtarmak isteyenlerin ülküsüdür. "Halkçılık" ise, milliyetçiliğin toplumsal yönünü belirler. Milliyetçi olmayan bir halkçılık olamaz. Ancak halkçı olmayan bir milliyetçiliğin de söz konusu olmaması gerekir. Halkçı olmayan bir milliyetçilik, sadece bie siyasal dolandırıcılık konusudur ve adı "faşizm" dir.
"Halk" birçoklarının sandığı gibi Marksizmin bir kavramı değildir. Marksizm, "sınıf" kavramına dayanır. Halk, Marksizme bir anlam taşımaz, çünkü bir sınıfı tanımlamamaktadır. "Halk" ulusal kurtuluş savaşlarının terminolojisidir. "Halkçılık", dış sömürüye dayanan bir düzende, milliyetçiliğin dayandığı sosyal temeldir.
İç ve dış sermaye çevrelerinin egemenliğini savunanlar, imam sarığını seçim sandıklarına sarıp siyaset meydanlarına çıkanlar, yabancı petrol şirketlerinin savunuculuğunu yapanlar, hiç milliyetçi olabilirler mi? Bu uluslararası sermayenin açık pazarında, yabancı sermaye işportacılığı
yapanlar, milliyetçilik bayrağına sığınabilirler mi?
Boğaziçi'nin lüks kumar salonlarında mor binlikleri iskambil
kağıtları gibi açanlar okulsuz, yolsuz ve ışıksız köylerle dolu
bu yurdun milliyetçisi sayılabilirler mi?
Atalarımızın dört kıtada at koşturduklarından söz edip, Münih sokaklarında çöp toplayan Anadolu çocuklarından utanmayanlara milliyetçi denilebilir mi?
Böyle bir düzende yaşıyoruz işte. Millet düşmanlarının milliyetçi, ****** düşmanlarının ******çü, halk düşmanlarının halkçı sayıldığı bir ülkede gerçek milliyetçilere düşen görev, korkmadan, yılmadan, usanmadan Türk halkının çıkarlarını savunmaktır.Bu memleket, yabancı sermaye aşaklarının, din sömürücülerinin, siyaset demirbaşlarının değil, tüm Türk halkınındır.
"Milliyetçilik" ise sömürücülerin değil, Mustafa Kemal
devrimcilerinin bayrağıdır.
Uğur Mumcu