Çatlı Kim?
Terör ve kaçakçılık konularından bıktığınızı biliyorum. Bu konulardan en çok ben bıktım. Zorunluluk olmadıkça bu konulara, bu nedenle olacak, değinmek istemiyorum. Öyle ama henüz bunca olaya karşın yine de terörün kökerine inmiş değiliz. Bu köşede yıllarca uyuşturucu madde ile silah kaçakçılığı ile terör arasındaki ilişkilere değinilmiş, bu konularda bilgiler verilmiş, belgeler yayımlanmıştır Ipekçi cinayetine karışanların kaçakçılık örgütleri ile iç içe olduklarını yazdığımız zaman, bu satırlara İpekçi'nin bazı arkadaşları bile dudak bükmüştü. Bugün artık, kimse uyuşturucu madde ve silah kaçakçıları ile terör örgütleri arasındaki ilişkiyi yadsımıyor. Gerçekler o denli açık seçik ortadadır. Fransa'da sol görüntülü "Partizan" grubu uyuşturucu madde kaçakçılığı yaparken yakalanıyor. Avrupa'daki ülkücü eylemcilerin uyuşturucu madde kaçakçılığına karıştıkları tek tek kanıtlanıyor.
Bu işin kurafı böyle... Kim yurtdışında silahlı sağ veya sol örgüte girerse, ister istemez uyuşturucu madde kaçakçılığı yapmak zorundadır Bu uyuşturucu madde kaçakçılığı da Ermenilerce yönetilmektedir Bunun sağcılığı, solculuğu, ortacılığı yoktur. Sağ örgüt olmuş, sol örgüt olmuş, hiç farketmez. Silaha verilecek para uyuşturucu madde kaçakçılığından gelmektedir. Papa'ya suikast girişimi davasında adı geçen Abdullah Çatlı, İsviçre'nin Basel kenti savcılığınca uyuşturucu madde kaçakçılığı suçundan aranmaktadır ve Fransız polisince aynı suçtan ötürü tutuklanmıştır. Ağca'nın eylem arkadaşı silahli sağ eylemci Oral Çelik, aynı suçun ortaklarından biridir. İpekçi cinayetinin yönlendiricisi Mehmet Şener, Basel Ağır Ceza Mahkemesi'nce uyuşturucu madde kaçakçılığı suçundan beş yıl hapis cezasına çarptırılmıştır. Doçent Bedrettin Cömert'i öldüren silahli sağ eylemci Rifat Yıfdrrım, Frankfurt'ta uyuşturucu madde kaçakçılığı nedeniyle yakalanmış ve savcıya, "kaçakçılığı ülkücü örgütler adına yaptığını" söylemiştir. Şu anda Roma'da ifadesi alınan Yalçın Özbey de aynı işlere karışmış bir ülkücüdür.
Abdullah Çatlı, Ülkücü Gençlik Derneği Genel Başkan Yardımcısı'dır. Ağca'yı cezaevinden kaçıranların başında Çatlı bulunmaktadır. Çatlı 9 Ekim 1978 günü Ankara Bahçelievler'de öldürülen TİP'li yedi gencin katillerinden biridir. Ağca'ya sahte pasaport, Çatlı ve arkadaşlarınca hazırlanmıştır.
Çatlı, suç ve eylem arkadaşı Mehmet Şener ile birlikte 22 Şubat 1982 günü Zürih'te sahte pasaport ile yakalanmış, ancak Türkiye'den ilgili dosya gönderilmediği için serbest bırakılmıştır! TİP'li yedi gencin öldürülmesi olayına karışan Duran Demirkıran, Abdullah Çatlı'nın "büyük reis" olarak adlandırıldığını ve cinayeti planlayıp yönettiğini söylemiştir. Aynı olay nedeniyle yargılanan İbrahim Çiftçi, olay yerinde araba içinde gördüğü kişinin Çatlı'ya benzediğini söylemiş; Çiftçi'nin bu sözleri, ölmeden önce ifade veren Serdar Alten'ce de doğrulanmıştır. 9 Ekim 1978 günü, yedi TİP'li gencin oturdukları ev, Çatlı'nın yönetimindeki ülkücülerce basılır, ülkücü saldırganlar, önce getirdikleri eter ile yedi TİP'li genci bayıltırlar, sonra da baygın gençleri arabaya bindirip bir ıssız yerde tabanca kurşunları ile öldürürler.
Olayda kullanılan araba, MHP Gençlik Kolları başkanı Mustafa MİT üzerine kayıtlıdır ve olay günü Abdulfah Çatlı tarafından kullanılmaktadır. Bu alçakça ve hunharca cinayet nedeniyle ölüm cezasına çarptırılan Haluk Kırcı, cinayetin Çatlı'nın emirleri ile gerçekleştirildiğini, Çatlı'nın sağladığı eterle bayıltılan gençlerin elleri arkadan bağlanarak yine Çatlı'nın kullandığı araba ile Eskişehir yoluna götürülüp öldürüldüklerini mahkeme önünde anlatmıştır.
UGD Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu da askeri savcıya "Olayın Çatlı'nın organizasyonu ile gerçekleştirildiğini" söylemiştir Yedi TIP'li genci hunharca ve alçakça öldürten Çatlı'dır; Ağca'yı cezaevinden kaçırtanların başında Çatlı vardır; Ağca'ya sahte pasaport sağlayan yine Çatlı'dır. Papa Suikastında kullanılan silahı, Avusturyalı silah kaçakçısı eski Nazi'den safın alan yine Çatlı'dır; Avrupa'da ülkücülerle Ermenilerin ortak oldukları uyuşturucu madde kaçakçılığının kilit adamfarından biri yine Çatlı'dır. Fransa'da yakalanan Çatlı'nın uluslararası anlaşmalara göre Türkiye'ye gönderilmesi gereklidir. Adalet Bakanı'na soruyoruz; bu yoldaki girişimlerden ne gibi sonuç alınmıştır? 22 Şubat 1982 günü İsviçre'de yakalanan Çatlı için niçin ilgili dosya zamanında İsviçre yetkililerine ulaştırılmamıştır? Çatlı'nın Türkiye'de yargılanması, TİP'li yedi gencin cinayetini olduğu gibi, İpekçi cinayetini de aydınlatacaktır. Ülkücü eylemler ile uyuşturucu madde kaçakçılığının kilit adamı Çatlı, Türkiye'ye getirilip yargılanmadıkça birçok olay karanlıkta kalacaktır.
Uğur MUMCU - Cumhuriyet, 21 Eylül 1985