Bilgi ve Tartışma Platformu
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaAnasayfa  KapıKapı  Latest imagesLatest images  AramaArama  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yap  

 

 ORDU'DA "HALK MAYASI"

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Genç Kemalist




Mesaj Sayısı : 182
Kayıt tarihi : 31/05/08

ORDU'DA "HALK MAYASI" Empty
MesajKonu: ORDU'DA "HALK MAYASI"   ORDU'DA "HALK MAYASI" EmptyC.tesi Mayıs 31, 2008 5:45 pm

ORDU’DA “HALK MAYASI”...

Atillâ İlhan

Bazı sözlerin anlamı, insanda, eskidikçe derinleşir: Mustafa Kemal, Sakarya Harbi'nin en gergin, en hassas bir anında, demiştir ki: "... artık müsterih olabiliriz: Mehmet, muharebeyi kabul etti!". İlk bakışta ne kadar şaşırtıcı! Anadolu, 1919'dan itibaren, yer yer, silahlı direnişe geçmişti; siyasal düzeyde ise 'kongre iktidarları' oluşmuş, sürüyor; Sakarya'dan önce, düzenli ordu kurulmuş, İnönü'ler, Kütahya/Eskişehir muharebeleri yaşanmıştır; demek bütün bu sancılı dönem boyunca, Mustafa Kemal Paşa, 'Mehmet'in muharebeyi kabul ettiğinden emin olamamıştı; onu iyi tanırdı, Balkan Harbi'nde de, Seferberlik Cepheleri'nde de, omuz omuza savaşmışlardı; Suriye Cephesi'nde nasıl çaresiz kaldıklarını görmüş, Çanakkale'de, 'ölebilmek yeteneklerini' nasıl cömertçe kullandıklarına şahit olmuştu. 'Sakarya Malhame-i Kübrâsı'nda - deyim ona aittir - Müdafaa-i Hukuk Doktrini Mehmet'le özdeşleşiyor: yâni, artık, Anadolu İhtilâli'nin ordusu, bir 'Halk Ordusu'dur: Gâzi'nin ifade ettiği buydu!..

Bunu 'Batı'lı birine anlatabilmek, ne kadar zor!

Kuva-yı Milliye ne demek?

Biz lisede, sâhiden tarih okurduk: Avrupa tarihinde Ortaçağ, iki kesimin mutlak hâkimiyeti anlamına gelirde: zadegân ve ruhbân! Anlamı şu: toprağa, üstünde yaşayan halkla birlikte sahip olan soylular; ve krala bile hükmeden bir kilise örgütü!

Batı'da ordu zadegân demekti; bunca cumhuriyete rağmen -Fransa dahil çoğunda 'subay', hâlâ soylu bir ailenin çocuğudur; 'nefer'i sınıfsal olarak aşağı görür; yani aradaki fark, rütbe farkını aşıyor, toplumsaldır. Batı'lı sanır ki Türkiye'de Cumhuriyet Ordusu da, böyle bir yapı, benzer bir halet-i ruhiye içindedir. Yanlış burada: Türk orduları, kimbilir kaç bin yıldır, halk ordusudur; sonraki başbuğlar, derebeyi bir soylu değil, önceki sıradan erdir; bileği hakkına o mertebeye ulaşır: Osmanlı'nın 'fetretinde' bile, 'Zât-ı şâhâne'yle herhangi bir kumandanı, halk gibi söyleşirler: Meşrutiyet paşalarının (Enver Cemal, vb.) Mustafa Kemal Paşa'nın 'Hatıraları'nı okuyunuz, göreceksiniz.

31 Mart gibi emperyalist provokasyonlarına rağmen, Osmanlı'nın Mektepli/Alaylı karşıtlığı, daha Seferberlik'te giderilmişti. Cumhuriyet Ordusu, Kuva-yı Milliye'dir; Kuva-yı Milliye, kumandanın, cephede kendine herhangi bir efe'yle eşit saydığı, onunla 'özdeşleştiği' askeri güç; cephe kumandanı Ali Fuat Paşa, cepheden Ankara'ya Osmanlı üniformasıyla değil, Kuva-yı Milliye kılığıyla gelir; Doğu Cephesi'nin 'yıldızı' Karabekir Kâzım Paşa'nın nice emir ve tebliğinden, 'yoldaş' deyimi eksik olmaz.

'Muntazam Ordu', ruhu ve mahiyeti farklı bir ordu değildir; sadece disiplini farklıydı: bu II. Dünya Savaşı'nda ki Alman, 'Soğuk Savaş'taki Amerikan nüfuzuna kadar, böyle kalmıştır; 'Soğuk Savaş'ın sonu, TSK'de sizce aynı Kuva-yı Milliye ruhunun 'intibâhına' neden olmadı mı? Birilerini fena halde, rahatsız eden bu değil mi?

İyi de bizde, ordu neden halktır? Terkibi halktır da, ondan; o halk ki, askere davul zurna şenliğiyle gider; askerliğini yapmamışı adamdan saymaz; terhisten yıllar sonra bile, kumandanı öl dese ölür: TSK'nin öteki ordulardan farkı bu; yalnız 'erat' halktan oluşmuyor. Kumandanlar da, halk: kimi köylü çocuğudur, kimisi bakkalın, kimisi çarşı terzisinin çocuğu: Mehmet'in toplumsal olarak endişelerini, bireysel olarak heves ve özlemini bilir: Rüşdiye'den itibaren 'askeri' okumuş 'yetim' halk çocuğu Mustafa Kemal Paşa'nın, Sakarya'da Mehmet'in 'harbi kabul ettiğini' sezmesine şaşmalı mı?

Peki bu Lâflar Niye?

İki şey, beni -tabii her anlayanı- çok rahatsız ediyor; ilki, hangi 'mihrak'tan geldiği belli, şöyle bir 'telkin': Artık TSK gibi ağır ve kalabalık orduların devri geçmiştir; TSK de çağdaş ve teknolojisi yüksek bir savunma gücüne dönüşmelidir.' Bunun anlamı şu: Mehmet'i bırak, 'paralı' teknisyen tut! Sözde yüksek teknolojiye yönlendiriyorlar, ama yalan; nükleere ya da uzay teknolojisine heves ettin mi, bahâne hazır, yasak tepende, ambargo kapıda! Öyleyse asıl amaç, TSK'nin 'halkla bağlantısını koparmak'; çünkü onu ötekilerden farklı kılan bu, gücünü yapan da; bu yüzden onu istedikleri gibi 'devşiremiyorlar', TSK elbette, üstün teknolojiye de -ulusal düzeyde- kavuşacaktır: halk ordularından buna örnek çok, sadece Sovyet ve Çin 'Kızılorduları'nı hatırlamak yeter: İkisi de, bizim gibi kırsallığı ağır basan, birer 'Halk Ordusu'dur; İkisi de elektroniği başardı, nükleeri kullanıyor, uzaya da çıktılar; biz niye yapamayalım?

Öteki rahatsızlık konusu gizli, fakat daha vahim: IMF ve Dünya Bankası'nın baskısıyla, ülkemizde 'tarımsal üretim' çekici olmaktan çıkarılıyor; görünür amaç, 'köylülüğün' nüfustaki oranını düşürmek; 'gelişmişlik' kentli oranının yüksekliğiyle ölçülüyor ya, onu kullanıyorlar; ülkenin, kendi üretimiyle geçimini sağlayan düzen (kredi, taban fiyatı, kooperatifler vs.) yıkılıyor; paralel bir kamusal sanayileşme öngörülmediğine göre, bu kırsal kesim, ne burjuva olabilecek, ne de işçi; 'lümpen' gecekondu halkını yoğunlaştıracak; böylece Cumhuriyet'in halk ve halkçı ordusu, ona üzgün ve bağımsız karakterini veren 'tabanından', önemli bir kısmını yitirecek! Telâfisi yok mudur? Büyük şehrin tele/vole cehenneminde, ufalanmaya gönderecekleri Mehmetler'in yerine, 'lejyoner' teknisyenleri alacaklar; iyi de, sorarım, 'kumaşları' aynı mıdır?

Sonuç Tarihte Yazılıdır...

İstiklâl Harbi'nde, İmâlât-ı Harbiye amelesinin, çerden çöpten yaptığı süngü, mavzer sürgüsü, top kamasını kullanarak, çarıksız ve çorpasız, düşmanla savaşan Kuva-yı Milliye 'neferi'nin karşısına; Dersaadet, giyimi kuşamı yerinde, iaşe ve ikmâli tamam, üstelik maaşlı Kuva-yı İnzibâtiye'yi göndermişti; Yunan 'tayyareleri' havadan destek veriyor; Intelligence Service, Çerkesleri ve Kürtleri tahrik ederek, 'mahalli isyanlar' örgütlüyordu. Sonucun ne olduğu, tarihte yazılıdır: aynen Sovyetler'de ve Çin'de olduğu gibi, Anadolu'da da 'halk' kazanmıştır.

Türk Ordusu, 'halk mayası'ndan mahrum edilemez!
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
ORDU'DA "HALK MAYASI"
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» "sevmek aglamak"
» "Asla"

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Bilgi ve Tartışma Platformu :: Kültür,Sanat ve Kitap :: Usta Kalemler :: Attila İlhan-
Buraya geçin: