Asla
****** ve arkadaşlarının armağanı ve emaneti lâik Türkiye Cumhuriyeti’nin içten çökertilip dıştan kuşatıldığı karanlık günlerde olduğumuzu, siyasal iktidarın oyalama, aldatma ve dayatmalarının kiminde kuşku, kiminde korku yarattığını büyük bir çoğunluğun doğruladığını izliyorum. Koşulların giderek güçleştiği, yaklaşan milletvekili genel seçimlerini kazanmak amacıyla iktidarın, kendi adamlarının yönetiminde bulunduğu belediyeler başta olmak üzere tüm kuruluşlarla, yandaşı varlıklı kişilerle, özellikle satıcı ve yanıltıcı medya kesimiyle her yolu geçerli saydığı gözlenmektedir. Kimi üniversite hastanelerine olduğu gibi istediklerinin parasını ödeyip istemediklerini kapı dışında bıraktıkları yanlı uygulamalarının en kötülerinden birini Kanal Türk televizyonu ve ilgilileri için başlattıkları araştırmayla sürdürmektedirler. Partilerinin yine yanlı biçimde beyinleri yıkanmış, karşıtlık ve yandaşlıkları belirgin çocuklarını grup toplantılarına alıp kendilerini alkışlatarak sergiledikleri amigo gösterisi şımarıklığın ve şirretin nerelere ve nasıl uzanacağının belirtilerini vermektedir. Kendi çevrelerindeki özel sağlık kuruluşlarını donatmak ve doyurmak için yeğledikleri anlaşılan “ithal hekim” uygulaması, Maliye Başmüfettişi Hamza Kaçar’ın görevden uzaklaştırılması, kırmızı çizgilerin yok edilmesinden sonra Irak’ın kuzeyindeki kürt yönetimini tanıyarak terör örgütünü siyasallaştırma anlamına gelen görüşmelerle ilişki kurma hevesi, Petrol Yasası’nda direnerek kaynaklarımızı yabancılara bırakma düşkünlüğü, RTE’nin İsrail Başbakanıyla kabadayılık çalımı ve siyasetten anlamama kanıtı sayılacak görüşme biçimi, genelde konuşma düzeni, ses yüksekliği, halkımızın “esip gürleme” nitelemesiyle yakındığı davranışları “Yarın ne olacak?” sorusuyla herkesi düşündürmektedir. Değişik yanıtların çoğunluğu Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin bir dönüm noktası olacağı, ortak yanı da karamsarlığın ve umutsuzluğun giderek artmasıdır. AKP Cumhurbaşkanlığı seçimine ağırlığını koyacak, sıkmabaşı bir bayrak gibi dalgalandırmak için her yeri ele geçirmeyi beceri sayacaktır. Ankara Büyükşehir önceki başkanlarından Mehmet Altınsoy’un cenaze töreninde Necmettin Erbakan’a çıraklarının nasıl davrandığı görüldü. Erbakan’ın ardılları ******’e ve Türk Ulusu’na böyle saygılı değiller. Kötü gidişleri açık seçik ortadaki iktidarın Türkiye’yi yabancılara bırakarak kendi dinci yaşamlarını istedikleri gibi sürdürme amaçlı çabaları ne olursa olsun karamsarlık ve umutsuzlukla bir yere varılamaz. Yurtseverlik yılgınlıkla, yorgunlukla asla bağdaşmaz. Karşıtlarının çalıştığı ölçüde çalışmayanlar kazanamazlar. Dağınıklık ve tembellikle karamsarlık ve umutsuzluk en yıkıcı hastalık, en tehlikeli düşmandır. Asla bu kötülüklerin pençesine düşülmemeli.
Kısa Kısa
»»»Günümüz Başbakanı partisinin grup toplantısında oylarına göz diktiği gençleri okşamak için “Gençler boşlukta kaldı, bilgisayar verilmediği için uyuşturucuya alıştı” dedi. Bir kez, gençlerin tümü değil uyuşturucuya alışan. Sonra, kurslarda, yurtlarda köktendinci yetişenleri unuttu. Daha sonra, son beş yılda her konuda artan suçları unuttu. Kendileri iyi yönetseydi toplum bu duruma düşer miydi? Sıkmabaş takıntısından, milli eğitimi bozmaktan, kadrolaşma ve partizanlığa ağırlık vermekten başka ne yaptılar? Soygun, gasp, kaçakçılık, hırsızlık, yaralama, öldürme, sahtecilik, rüşvet, ahlâksızlık, aykırı ve sakıncalı işlemler, kaçakçılık arttı mı, azaldı mı? Sıkmabaşlı, kara çarşaflı kadınlar toplantısı neyi anlatıyor?
»»»Irak konusunda 1926 ve 1946 anlaşmalarını göz etmediği, Kerkük için gelişigüzel söz etmenin anlamı yoktur. Türkmenlerin sahipsiz duruma düşürülmesi günümüz iktidarının politika saydığı politikasızlık yüzünden olmuştur. Tıpkı “Çözümsüzlük çözüm değildir” diyerek Kıbrıs’ı gözden çıkarmaları gibi. Tıpkı ABD Temsilciler Meclisi’ne verilen sözde ermeni soykırım tasarısı için yardım istenen İsrail Başbakanı Olmert’in yanıtıyla terslenildiği gibi.
»»»Tahminimiz doğru çıktı. Satıcılar, satılıklar, karşıtlar, lâik cumhuriyet karşıtları Türkiye yararına ne varsa tersini savunuyor. Uygun bulmadığımız kimi uygulamalarını eleştirmekten kaçınmadığımız herkes için Genelkurmay Başkanı’nı da eleştiririz. Ama görevi gereği, ölçülü, zamanlı, haklı, gerekli, düzgün biçimde yaptığı ABD konuşmalarını iktidar dalkavukluğuna soyunarak eleştirmek çirkindir. Kendini yazar sanan kimileri böbürlenerek bunu yapıyor. İlânı anayasa değişikliğiyle bile olanaksız şeriatın eylemli biçimde yaygınlaştığını, belediyelerden kimilerinin uygulamalarını, Adnan Hoca (!) kitaplarıyla öğrencilerin bilim dışına itildiğini görmüyorlar. Bilimi inkâr eden aklı, aklı inkâr eden insanlığı ve Allah’ı da inkâr eder. Kimilerinin Allah’a inandığına inanmak güç. Yineliyorum: Vatanı olmayanın dini, aklı olmayanın Allah’ı olmaz.
»»»RTE, Irak Cumhurbaşkanı Yardımcısı Adil Abdül Mehdi’ye ATA uçağını verdi. Irak’a, Irak’ın kuzeyinde ayrı yönetim oluşturanlara, yuvalananlara Mersin’den, Ankara’dan sağlanan kolaylıklar, göz yumulan ayrıcalıklar, zararı büyük hoşgörüler sürmüyor mu? Yakında Ermenistan için de ödünler gündeme gelebilir.
»»»Türk Ceza Yasası yenilenmesinde oluşturulan 301. maddenin dış baskıyla gerçekleştirilecek değişikliği daha büyük, daha sert, daha yaygın saldırılara neden olacak ve pişmanlık duyuracaktır. Değişik bencillikler ve meslek amaçlı öneriler gerçekçilikten ve hukuksallıktan uzaktır. Maddenin daha iyi duruma getirilmesi olanağı göz ardı edilmektedir.
»»»Tarih öğretmeni Abdülkadir Paksoy’un lise 3. sınıf “Türkiye İnkılâp Tarihi ve ******çülük” dersi kitapları incelemesi Osmanlı ve şeriat yanlısı kalkışmaların boyutunu göstermektedir. Ermenistan Cumhurbaşkanı Koçaryan saçmalıklarını sürdürmektedir. Kimi yayın organları ermeni yandaşlığını ayyuka çıkarmaktadır. Tarihimizle yüzleşmek, Osmanlı’nın yanlışlıklarını kabûl etmek değildir. Biz Osmanlı değiliz. Kaldı ki soykırım asla söz konusu değildir. Karşılıklı çatışma ve ermenilerin neden olduğu kötülükler açıktır.
»»»Asıl derin devletin iktidar olduğu, parasıyla, AB ve ABD desteğiyle, yandaş medya ile etkinliği savımız her gün doğrulanmaktadır.
»»»Ulusalcılık, solculuğun yadsınmaz öğelerinden biridir. Solun anarşi ve terörle, yolsuzluk ve insanlıkdışı işlemlerle hiçbir ilgisi yoktur. Bağımsızlık, özgürlük, ulusal egemenlik, yurtseverlik, hukuksallık, bilimsellik, kamu yararı ve insanlık değerleri ülküsüdür. Bunu bilmeyen ve bilmek istemeyen yetersiz ve yeteneksizlerle aymazlar, milliyetçiliği sağa açılmakla suçluyor. Sağcılık ırkçılık ve faşizme kaçan, inanç sömürüsüyle desteklenen bir tutuculuk, gericilik biçiminde karşımıza çıkıyor. Milliyetçilikten sapmalar sağcılığa kaymak olabilir. Gerçek milliyetçilik, çağdaş milliyetçilik olarak örgün bir ******çülük ilkesidir. Sağcılıkla hiçbir ilgisi yoktur.
»»»Başbakanın konuşmaları iç siyasete yönelik. Dışarıda kendisine aldıran yok. PKK’yı da kapsayacak görüşme sözleri oy toplamak ve güneydoğulu milletvekillerini tatmin etmek için olsa gerek. Öbür siyasal parti temsilcilerinin tepkileri haklı.
»»»İstanbul’da yüzlerce kişi PKK/Apo sloganları atarak yasadışı gösteri yapıyor. Hepsi kaçıyor (kaçırılıyor olmasın?). Böyle gösteriler kimi yörelerde de oluyor, Mart ayı içinde olabilir. Etkin önlemler mi, anlamsız hoşgörü mü, ödün mü göreceğiz. Eğitim, yönetim, kim?
»»»Belçika’nın yakaladığı teröristi Fransa serbest bırakıyor. Apo’nun kitabı tanıtılıyor. Dostluktan geçtik, düşmanlık yapmasınlar.
Yekta Güngör Özden