Mehmet Altan’ın yeni bir palavrası
MEHMET Altan’ın yazısını 1 Kasım tarihli Vakit Gazetesi’nin Arşiv sayfasında okudum: "Ayrıca şu klasik faşist söylem... Neymiş? Tek parti döneminde her şey iyiymiş. Ama devreye halk girince... İşler 1950’den sonra bozulmuş. Çünkü Kemalizm bu tarihten sonra iktidar olamamış. Acaba mı? 1946’da San Fransisko Konferansı’na gitmek için göstermelik ’çok partililik’ kararı alınıyor. Peki ’hukuksal mevzuat’ çok partili sisteme göre değişiyor mu? Ne gezer! Hukuksal yapı tek parti faşizmini olduğu gibi sürdürüyor."
Vakit Gazetesi, yazıyı Star Gazetesi’nden aktarmış. Mehmet Altan sapla samanı gene birbirine karıştırıyor. Halkın oy kullanmasını, kaymakam dövmesini, vali kapısını tekmeyle açmasını, Beyoğlu’nda "hürriyet icabı" tramvay rayları üzerine yatmasını demokrasi sanıyor. 14 Mayıs 1950’den sonra halk "devre"ye değil, din ve siyaset "kafes"ine girmiştir.
Hukuksal mevzuatı faşist CHP değiştirmemiş... Peki 14 Mayıs’tan sonra Demokrat Parti neden değiştirmemiş? Demek ki DP de faşist! Aynı mevzuatı kullanan AP, ANAP, DYP, AKP de faşist! AKP’nin parlamento diktatoryası var, mevzuatı değiştirtmeye parti lejyoneri Mehmet Altan’ın gücü (!) yetmiyor mu?
* * *
San Francisco Konferansı’nın 1946’da toplandığını sanan Mehmet Altan’ın bir tarih dersine ihtiyacı var: Birleşmiş Milletler’in kurucu üyesi olmanın koşulu, çok partili bir rejim sahibi olmak değildi. İngiltere, Rusya ve ABD, Yalta Konferansı’nda "1 Mart 1945’ten önce ortak düşmana savaş ilan etmiş olan" milletlerin, 25 Nisan 1945-26 Haziran 1945 tarihleri arasında San Francisco’da yapılacak konferansa katılmalarına ve Birleşmiş Milletler’in kurucu üyesi olmalarına karar vermişlerdi. Türkiye 23 Şubat 1945’te Almanya ve Japonya’ya savaş ilan etti. BM Antlaşması 26 Haziran 1945’te Türk heyeti tarafından imzalandı ve 15 Ağustos’ta TBMM tarafından kabul edildi. Antlaşma 24 Ekim 1945’te yürürlüğe girdi.
Tek parti (Komünist Partisi) tarafından yönetilen Sovyetler Birliği ile Çin’in bu toplantıya katılmış olmaları, Mehmet Altan’ın yalan söylediğinin en çarpıcı kanıtıdır.
* * *
5 Eylül 1945’te çok partili düzene geçişin ilk partisi olan Milli Kalkınma Partisi kuruldu.
7 Ocak 1946’da Demokrat Parti kuruldu. MKP ve DP kurulduğunda Türkiye çoktandır Birleşmiş Milletler üyesiydi.
"Cumhuriyeti kuranlar 1923’ten itibaren neden demokrasiyi de getirmediler?" gibi safça sorular sorarak tarihimizle yüzleşmek isteyenler de vardır. Birey ve toplum bağlamında, insan ve kurumlar bağlamında insan haklarına dayalı özgürlükler gündelik hayata geçmeden, demokrasinin altyapısı kurulamaz. Köylü-çiftçi toplumunda demokrasi kurulamaz. Ancak altyapısı hazırlanır. Laiklik ile özgürlükler birbirine kaynamadan demokrasi kurulamaz. Ortaya çıkacak ortamı ne anarşi ne de kaos tasvir edebilir. Ülkeyi 1923-1945 arasında yönetenler ekonomi, sosyoloji ve siyaseti çok iyi biliyorlardı. Ama Mehmet Altan, 2007 yılında bunları bilmediği gibi, yalan söyleyerek milletin tarihine ve aklına hakaret ediyor.
Üniversite hocası olan Mehmet Altan, öğrencilerine yalansız bir şey öğretiyor mu acaba? Ben bu kadersiz öğrencileri düşünerek, "Prof. Dr."a, Şevket Çizmeli’nin "Menderes Demokrasi Yıldızı?" adlı kitabının 709-718 sayfaları arasını okumasını tavsiye edeceğim.