HİKMET Çetinkaya’nın "Hakan Yavuz Neden Korkuyor?" yazısı (Cumhuriyet, 17.05.08) bugünkü yazımla ilgili olarak imdadıma yetişti.
Hikmet Çetinkaya Utah Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Hakan Yavuz’un Reuters Ajansı muhabirine söylediklerini aktarıyor:
"Bu bir siyasi hareket...
Her zaman öyle oldu.
İktidarın çok önemli olduğunu düşünüyorlar.
Türkiye’yi ilerde dindar dünyanın merkezine dönüştürecek ve ülkeyi İslamlaştıracak elit bir sınıf yetiştirmek istiyorlar.
Bu şu anda ülkedeki en güçlü hareket. Medyada, Eğitim Bakanlığı’nda ve polis teşkilatı içinde güçlüler.
Bugün geldikleri nokta beni korkutuyor.
Toplumda onların karşısında denge yaratacak başka bir hareket yok" diyor Hakan Yavuz.
* * *
Hakan Yavuz herhangi biri değil. İslamcılık ve tarikatlar konusunda uzmanlaşmış bir akademisyen.
Önceki aylarda "Modernleşen Müslümanlar" (Kitap Yayınevi) adlı kitabından söz etmiş ve kendisinin "Fethullaşcı" olabileceğini yazmıştım.
Demek ki bizler gibi o da Fethullahçı hareketin gerçek amaçlarını görmeye başlamış ve korkmuş.
Hakan Yavuz bu yazım için bana tanıklık edecek.
Star Gazetesi yazarlarından Mustafa Akyol, Türkiye ve dünyadaki sayısız Fethullah okullarını savunmak için "Türk okullarının Türk düşmanları" (Star, 14.05.08) başlıklı bir yazı yazmış.
Aklı sıra "Türk" sıfatının rantını yiyecek.
Yazarın bildirdiğine göre dünyanın 91 ülkesinde 300’den fazla okul varmış.
Bu ülkelerdeki okullarla ilgili olarak Fethullah Gülen’in eski sağ kolu Nurettin Veren "CIA’nın casus üstleri haline" geldiklerini söylüyor (Merdan Yanardağ, Fethullah Gülen Hareketinin Perde Arkası: Türkiye Nasıl Kuşatıldı, Siyah Beyaz Yayınları, s. 85). Adını verdiğim kitabın 7. baskısı halen kitapçılarda satılmakta.
Demek ki bir şikayet sonucu yasaklanmamış.
Bu bir!
İkincisini yukarıda Hakan Yavuz’dan aktardım.
Lütfen bir kez daha okuyun.
Demek ki Fethullah okulları bir "Türk" okulu değil yurtiçinde Fethullahçı-İslamcı, yurtdışında CIA’nın kontrol ettiği okullar. Bu okulları Türk saymak ve onlara "düşman" olmamak mümkün mü?
* * *
Yazıda beni güldüren bir iddia var: ABD’deki Princeton Üniversitesi’nin sloganı Latince "Dei Sub numine viget" ("Tanrı’nın kudreti altında yükselir") imiş. Türkiye’de böyle bir cümle yazılsa, yazanın canına okurlarmış.
Princeton 1746 yılında kurulmuş bir vakıf üniversitesi.
1746 yılında Osmanlı başkentinde bir üniversite kurulsaydı ve kapının üzerinde "Yüce Allah’ın inayeti ile" yazsaydı, bugün yerinde duruyor olmaz mıydı?
Osmanlı kendi Princeton’ını, Sorbonne’unu, Oxford’unu, Harvard’ını kursaydı, Ankara’daki Dil-Tarih-Coğrafya Fakültesi’nde olduğu gibi alnaçlarına "Hayatta en hakiki mürşit ilimdir" mi yazacaktı?
Sorun dindarlar-mindarlar değil! Türkiye’nin en önemli sorunu başta Fethullahçılık olmak üzere ülkenin yönetim ve ekonomisine egemen olmak ve devlet rejimini değiştirmek isteyen tarikatlar!
Fethullah talebesi Prof. Dr. Hakan Yavuz bile korkmaya başladığına göre, Fethullah tarikatı ve okulları Türkiye Cumhuriyeti’nin korkulacak düşmanlarıdır!