Aa, geçen haftaki yazı tekrar mı basılmış?” diyenleriniz olabilir. Hayır, bu başlık aynı değil. Geçen haftaki “Siyaset Geçim Kaynağı Olmaktan Çıkarılmalı” idi; bu sefer:
“..... Çıkarmak için”; yâni “Ne Yapmalı?”
Elli yıldır, ama özellikle son yirmi yılda, sahte demokrasi ile seçmenin, seçilenin siyaseti nasıl bir geçim, ya da “çöplenme” kaynağı gibi görmeye alıştırıldığından bahsetmiştik. Birçoğu hiç bir zihnî veya fizikî üretim yapmayan, tâyin edilmiş adaylar, siyaseti bir geçim, hattâ esaslı bir gelir kaynağı olarak görüyor.
Kaç seçimden önce, çeşitli fırkalardan bana adaylık önerirlerdi. Ben de: “Milletvekili olsam ne olacak? Orada söz hakkım olmayacak; dışarıdan çok daha rahat gazel atıyorum” derdim. Cevap, “Ömür boyu maaş alırsın, tabanca ruhsatı alırsın, lojmanda oturursun, ...” olurdu. Ben ise: “Onlar sizin olsun; benim derdim millete hizmet etmek” diye kestirip atardım.
Aklı başında ülkelerde, siyasetin geçim kaynağı olarak görülmemesi için tedbirler alınmıştır. Devlet başkanları olsun, meclis üyeleri olsun, o mevkilere gelenler, kişisel fedâkârlığı göze alarak gelirler. Çoğu, devlet dışı, özel yıllık gelirlerinin ufak bir yüzdesi maaşa rıza göstererek gelirler. Ayrıca, daha aday iken adayın, sonra seçilenin varı yoğu, malı mülkü, serveti halka açıklanır, yayınlanır. Sıkıysa beyan edilmemiş bir maddî varlıkları sonradan duyulsun; hayatları kayar.
Kişisel Çıkar Değil Hizmet Aşkı
Bizde halkın artık kendi irâdesiyle ülkenin kaderini tâyin edebilmesi için:
1) 1983’te bir yerlerden gelmiş seçim yasası, ve de fırkalar yasası artık derhal değiştirilmeli; (bu konuyu daha önce yazdık: Bkz. O. Sinanoğlu, “Büyük Uyanış” kitabı, Otopsi Yayınları, İstanbul, (Ekim 2002).
2) Siyasete, kişisel çıkar peşinde ülkeye her türlü zararı vermeğe hazır olanlar değil, bu millete, halka, ve vatanına hizmet aşkı ile yanıp tutuşanlar, bâzı yeteneklere de sâhip olanlar girmeli. Bunu yaparken, her türlü fedâkârlığa hazır olmalılar. Bizim binlerce yıllık devlet anlayış ve geleneğimizde bu vardır. Son yıllarda neredeyse unutturuluyordu. Ama şimdi, herkes, seçen de, seçilen de hatırlayacak. Ona göre düzeni kurmalıyız.
Ömür Boyu Maaş Yok
Milletvekili, bakan, hattâ başkan maaşları, birinci derece devlet memuru maaşından fazla olmayacak; hattâ daha azı olacak. Siyasi görev bittikten sonra öyle ömür boyu maaş falan yok. Hizmetleri halka yararlı olduğu için halkça bir kaç kez seçilenler, hizmet sürelerine orantılı olarak belli bir miktar olağan emekli maaşına hak kazanabilirler. Bir defalık, örn. dört yıl, görev yapanlara o da yok.
İki ay, dört ay bakan oluverip de, daha neler olup bittiğini anlamadan, bazı şeylere imzayı basıp ömür boyu bakan maaşıyla sâbık bakanlar ordusuna havale edilmek yok. Ömür boyu bakan arabası, koruması yok; çevresini sarıp ömür boyu “bakan bey”, “bakan bey” diyerek dolaşanlarla ortalığa hava atmak yok. Uzak yerlerden Ankara’ya, Meclis’e gelenler dışında milletvekillerine konut (lojman) yok. İhtiyacı olanlara konut, ancak, Ankara’daki emsali konutların kirası ölçüsünde kira karşılığı verilecek. Kişisel sarfiyat kalemlerinde özel indirimler, muafiyetler yok.
Yetenek.. Ülkeye Bağlılık
Milletvekili aday adaylarında bazı yetenekler, koşullar aranacak. Eskiden olduğu gibi: Yolsuzluktan, herhangi bir cürüm veya suçtan hüküm giymemiş olmak, belli bir tahsil mertebesine gelmiş bulunmak, ve tabii Türk Yurdu’nun bağımsızlığına, bütünlüğüne, devletin, milletin âli menfaatlerine halel getirecek dolaylı, dolaysız faaliyetlerde bulunmamış olmak; Türk tarihine, diline, kültürüne hakaret etmemiş olmak, vb.. İngilizce (Tarzanca) bilip bilmediğine bakılmayacak (görevi sırasında, dış ülkelere gönderildiğinde yabancı dile ihtiyaç olacaksa yanına devletten tescilli, ehliyetli tercüman verilecek; devlet görevlisi o ülkenin yabancı dilini bilse bile oralarda Türkçe konuşacak, beyanat verecek, Türkiye’nin itibârını koruyacak); ama Türkçe’yi çok iyi bilecek. Yabancı bir ülkenin vatandaşı, çifte vatandaşı, gizlice vatandaşı olmayacak. Aday adayı olabilmesi için gerekli istihbârat, yabancı istihbârat teşkilâtlarından alınmayacak. Öyle bilgilendirmeler gelirse, verenin niteliği, gayesi, niyeti iyice araştırılacak. Aday adaylarının dış ilişkileri adamakıllı araştırılacak.
Milletvekilinin genel dokunulmazlığı olmayacak. Ancak, Meclis’te, encümenlerde, fırka toplantılarında fikirlerini, önerilerini açıkça ifâde edebilecek; bunlardan dolayı suçlanmayacak.
Bakan olacaklarda, ilgili bakanlığın gerektirdiği uzmanlık, yöneticilik birikimi, deneyimi aranacak. Sırf siyâsi amaçlı atamalar, fırkalar arası pazarlıklar yapılmayacak.
Yabancılardan Destek, Talimat Almamak
Seçimle gelmiş olsun, “Bâb-ı âli”de yüksek dereceli memur olsun, devlettekilerin, hükümettekilerin, seçim öncesi, seçim esnâsı, seçim sonrası her hangi bir yabancı devletten veya yabancı vakıftan, dernekten, gizli cemiyetten veya öyle kuruluşlarla ilintili yerli kuruluş ya da şirketlerden para yardımı, tâlimat, destek almamasına dikkat edilecek. Böyle ilişkileri, destekleri kullananlar, veya kullanmağa yeltenenler hakkında kovuşturma yapılacak. Ağır cezaî hükümler konacak ve uygulanacak. Böyleleri siyasetten, devlet, eğitim, savunma görevlerinden ilelebet men edilecekler. Siyasi, idarî nüfusunu kullanarak kendilerine, ya da yakınlarına çıkar sağlayan, ya da sağlamağa çalışanlar hakkında da aynı şekilde kovuşturma ve ağır biçimde cezalandırma olacak. (Buna tabii ihâleler dâhil).
Göreceksiniz, siyaset yukarıdaki gibi yeniden biçimlendirildiği zaman, seçimler yaklaştığında cins cins fırkaların binalarının önüne seçilmek isteyenler de, seçmenler de yığılmayacaktır. Siyasete sâdece, ülkesine, halkına, ulusuna gönülden hizmet etmek isteyenler girecek, o zaman da halk, böyle seçtikleri vâsıtasıyla millî iradesine sahip olabilecektir. Hayırlar olsun.