Unuttuk Dostlar Unuttuk...
Tekmil deniz kuşları kaçıyordu. Bulutlar uçuşuyor gibiydi.
Sessizlik bize göre değil!..
Yelkenli gibi fora edilmiş sevdaları, o lacivert geceleri içimizde çoğalttığımız mevsimler yok artık...
Lawrence 'in duvarlara çizilmiş resimlerinde kalıyordu aşklar ve tutkular...
Sevmek ve sevilmek!..
Uygar bir toplum olmak!..
Töre adı verilen cinayetler, kan davaları , intiharlar...
Neden intihar ediyordu Batman'da genç kızlar?
Batman'a imamlar gönderilmişti, doktorlar değil!..
Ne çabuk unuttuk dostlar!..
12 Mart'lar; 12 Eylül'ler...
Genç ölülerimiz, işkenceler, hapislik yılları... Tarikatlara verilen ödünler...
Kenan Paşa ve arkadaşları...
Zorunlu din dersleri, Kuran'dan ayetlerin Güneydoğu 'da dağıtılması...
Türk Tarih ve Dil kurumlarının kapatılması, 1982 Anayasası'nın oylamasından önce Fethullah 'la yapılan pazarlık...
Unuttuk bunları dostlar, unuttuk!..
Yıl 1974 ve Diyarbakır ...
Ofis Meydanı'na uzanan caddede onlarca kitapçı vardı. Hepsi sol yayınlar, romanlar, öyküler satardı...
Yıl 1991 ...
Aynı caddede o kitapçılar kapandı, yerini Hizbullahçılar, Fethullahçılar aldı...
Faili meçhul cinayetler, PKK vahşeti, Hizbullah'ın devlet tarafından eğitilip kullanılması...
***
90 'lı yılların Diyarbakır 'ı, Tunceli 'si, Batman 'ı...
Anımsayan var mı o yılları?..
Bir kilo şeker, üç kilo un, iki kilo nohut!..
Fazlası yok!..
Tarikatlar o yıllar yayıldı Güneydoğu 'da okulları ve yurtlarıyla...
Terör o yıllar azdı!..
Hizbullah o yıllar PKK 'yle birlikte Güneydoğu 'yu kuşattı...
Camileri kışla yaptı Hizbullah, devlet ise seyretti...
Caddelerde, sokaklarda öldürüldü insanlar, boğazlanıp mezar evlere gömüldü...
Devleti yönetenler "Hizbullah" denildiğinde "Yok öyle bir şey" yanıtı verdiler...
Muammer Aksoy, Bahriye Üçok, Uğur Mumcu, Onat Kutlar, Ahmet Taner Kışlalı o yıllar öldürüldü...
Unuttuk katledilenleri dostlar, unuttuk...
22 Temmuz 'dan sonra vurgun yemiş olduk...
Kızdık, öfkelendik!..
CHP 'yi yerden yere vurduk, Deniz ****** 'a acımasızca saldırdık...
Biliyorduk beceriksizdiler, eşi dostu listelere koymuştular...
Biliyorduk ama fazla insafsızdık...
Güney Amerika'da solun neden yükseldiğini bilmiyorduk. Çünkü okumayı, öğrenmeyi sevmiyorduk.
Yıllardır solun iktidar olamadığı Ekvador'da, Correa 'nun muz tröstü işadamı Noboa 'yı nasıl ezip geçtiğini bilmiyorduk.
Neoliberal emperyalizme karşı sol laboratuvar Güney Amerika 'ydı...
Slogan da şuydu:
"Başka bir dünya mümkün..."
***
Yenilgi, yalnızlık ve hüzün...
Batık bir kentte dolaşıyor gibiyim...
Işıklar sönmüş, gramofonlar susmuş...
Nedir yaşam, nedir kavga ve savaşım?
Sevecenlik bir çiçek gibi açmıyor benim güzel yurdumda...
Aziz Ergen 'in "Kirli Ellerin İttifakı" kitabını okuyup bitirdim...
Tunceli Ovacık Jandarma Bölük Komutanlığı... İmamlar komando mangasıyla köyleri dolaşıp Alevi yurttaşlara zorla namaz kıldırıyorlar...
Alevi köylerine camiler ve mescit yaptırılıyor. Çocuklar Kuran kurslarına, imam hatip liselerine gönderiliyor...
Yıl 1985...
Aynı yıllarda Tokat , Erzincan, Batman , Diyarbakır, Şanlıurfa , Malatya, Muş , Elazığ, Trabzon 'da da, Türkiye 'nin değişik bölgelerinde de aynı fotoğrafları gördük...
Unuttuk dostlar, unuttuk!..
Öyle üzülmeye, paniklemeye gerek yok!..
Solu ezdiler, yok ettiler!.. Dinci örgütlenmenin önünü açtılar!
Şöyle bir bakın Venezüella 'ya, Ekvador 'a, öteki Güney Amerika ülkelerine...
Orası Türkiye için bir laboratuvar olabilir.
hikmet.cetinkaya@cumhuriyet.com.trFaks numaramız: 0212/ 343 72 69
24.08.2007
CUMHURİYET
Hikmet Çetinkaya