Bilgi ve Tartışma Platformu
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaAnasayfa  KapıKapı  Latest imagesLatest images  AramaArama  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yap  

 

 Frankfurt Kitap Fuarı

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Türkiyem




Mesaj Sayısı : 245
Kayıt tarihi : 01/06/08

Frankfurt Kitap Fuarı Empty
MesajKonu: Frankfurt Kitap Fuarı   Frankfurt Kitap Fuarı EmptyPaz Haz. 22, 2008 5:00 pm

Bir düşün beyaz kokusu gibiydi insanlar...

Orman uğultusunda, hüzünlü gözleriyle şarkılar söyleyen kadınlar, erkekler Frankfurt gecesindeydiler...

Osman Çutsay 'ın "Frankfurt Kitap Fuarı" yla ilgili yazısını okuyordum sabah kahvaltımı yaparken...

Bir de o geceyi düşünüyordum...

Uluslararası Frankfurt Kitap Fuarı 'ndayım...

Bu sanırım beşinci gelişim...

Fuara Türkiye 'den 50 yayınevi, 35 yazar, çevirmen, sanatçı katılıyor...

2008 yılının konuk ülkesi Türkiye...

Ben, Turizm ve Kültür Bakanlığı'nın çağrılısı olarak gelmedim. Cumhuriyet ' in olanaklarıyla burdayım...

110 ülke katılıyor Frankfurt Kitap Fuarı'na. 7 bin 300 yayıncı. Yaklaşık bin yazar ...

Şimdi sıkı durun...

Fuar süresince 2 bin 500 toplantı yapılacak...

170 bin metrekarelik kapalı alanda 400 bin kitap sergilenecek...

Uzun bir yolculuğa çıkıyorum kitapların arasında...

Binlerce insan Frankfurt Kitap Fuarı'nda...

Edmond Jabès ne diyordu:

"Hayat için yazı sayfasıyım ben!"

Hayatın yazı sayfasında neler vardır?

Yazı ölümün hem ölçüsü hem ölçüsüzlüğüdür...

Onun için de kitaptaki hayat ancak okunaksızlıktan okunaklılığa geçişe ulaşmak için ve aynı anda onu yitirmektir.

***

Seçilebilir, hayat. Seçilmiştir oysa ölüm.

Ve ekliyordu Jabès:

"Bir kâğıt parçasına bir kelimeyi dökmek, o anda beyaz sayfayla söze tutuşmaktır.

Her gördüğümüz, duyduğumuz, yaklaştığımız, ne olduğunu anlar anlamaz bizimle söyleşiye girer.

Onun için de kitap, kelimeden kelimeye açılan, çerçevelenmiş uzaydır. Yazıldığı yerde yazılı değiliz biz, silindiği yere kayıtlıyız.

Mezar taşı yazısının bizi sessiz kalmaya zorlayan bir dili vardır. Bir işaretin peşine takılmış ağdalı sessizlik.

Ah, itiraflarının gizinde olamadığımız kadar kendimiz olan öteki-insan , dünya, Tanrı; adımını bağlamaya cüret edemediğimiz bir sözden söze geçiş; çünkü her ne kadar biz ondan kaynaklanıyorsak da, o bize olsa olsa ucundan ait.

Beyazlık, kan beyazlığı. Harflerin sesinde yüzyılların gururu ve yıkımı yatıyor. Onu açığa çıkartırken bunları da uyandırıyorsun.

Birbirimizden ayrıldığımız an kitap aralanıyor."

Frankfurt sonbaharı yaşıyor...

Paris caddelerindeki avareliğim, Frankfurt 'ta bitiyor...

Yurtdışına çıkınca hüzünlenirim ben...

Gecenin bir vakti otel odasında yanımda getirdiğim kitapları , önemseyip kestiğim sanat yazılarını okurum...

Sanat uygarlığın simgesi değil midir?

Adnan Binyazar 'ın yazısında okumuştum:

"Sanat insan olmanın binek taşıdır..."

Merak ederim, Tayyip Bey New York'a gittiğinde Metropoliten Müzesi 'ni gezmiş midir? Paris 'e gittiğinde sokak ressamlarıyla sohbet edip, müzeleri dolaşmış mıdır?

Tayyip Bey, Abdullah Bey, Bülent Bey, Ali Bey, Hüseyin Bey bir Orhan Kemal 'i, Sait Faik 'i okumuşlar mıdır? Genco Erkal 'ın, Haluk Bilginer 'in oyunlarını izlemeyi düşünmüşler midir?

Bir Frankfurt akşamı başladı yine...

Hüzünlerim bir ırmak olup İyonya sularına akar mı acaba?

***

Cumhuriyet Hafta'nın Reklam Müdürü Ömer Aktaş ve Eylem 'le bir kafede soluk alıyoruz.

Az kalsın unutuyordum...

Atillâ İlhan için düzenlenen etkinliklerin hiç birine katılamadım on beş gündür İstanbul dışında olduğum için...

Yıllar yıllar önceydi...

Demokrat İzmir gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni Attila İlhan...

Sabahları aynı saatte evden çıkardık. Karşıyaka Orman Fidanlığı 'nın önünden yürümeye başlardık...

08.30 Karşıyaka-Alsancak Vapuru...

Bir hafta önce bugün Antalya 'da Ünal Ersözlü 'yle Attilâ İlhan'ı anmıştık bir Akdeniz gecesinde...

Ünal o gece kendi şiirini okumuştu sessizce Attilâ İlhan'ın anısına:

"Anımsa, aşkların da ilki vardı hani

yok olan kaldırımların, titrek öpüşlerin

eskiyen yüzlerin, sarhoş olmanın

bakışmaların, sevişmelerin ilki

ölüm ise uzak ilklerden

nerede, ne zaman, nasıl mesela;

içimizdeki acı, göğsümüzde

sakladığımız çocuk bile

çaresiz ölüme karşı"

Frankfurt'ta hava soğuk. Bir kafeye atıyorum kendimi. Bir kahve söylüyorum Çinli garson kıza...

Ne de güzel gülümsüyor Çinli kız!..

Hikmet Çetinkaya
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Frankfurt Kitap Fuarı
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Kitap okuma
» Tokat Gibi Bir Kitap!

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Bilgi ve Tartışma Platformu :: Kültür,Sanat ve Kitap :: Usta Kalemler :: Hikmet Çetinkaya-
Buraya geçin: