POLİTİKA GÜNLÜĞÜ
HİKMET ÇETİNKAYA
Ulusal Egemenlik...
Nasıl geldiler iktidara, nasıl becerdiler bu işi?..
Dinci faşistler!..
Tarikatlar!..
Din baronları!..
Yeşil sermaye!..
Bezirgânlar , siyasi rant avcıları!..
12 Eylül 1980 faşist askeri darbe!..
Üstelik "******çülük" adına...
Milli Güvenlik Konseyi üyeleri Kenan Evren başkanlığında toplandı, kendilerine göre toplumsal yapımızda köklü değişiklikler yapmaya karar verdiler...
Prof. Dr. Hıfzı Veldet Velidedeoğlu 'nun ( Ulusal Egemenlik Bayramı da Elden Gidiyordu! /Cumhuriyet-23 Nisan 1989) deyişiyle "******" diye diye ******çülüğü yok etmek yolunun kapılarını ardına dek açtılar...
Başta Mustafa Kemal ****** 'ün kurduğu parti CHP olmak üzere tüm siyasi partileri kapattılar!...
Türk Dil Kurumu'nun, Türk Tarih Kurumu'nun kapısına kilit vurdular...
******'ün vasiyetini yok saydılar!..
İlk ve ortaöğretime zorunlu din dersi koydular!.. Din işlerini dünya işlerinden ayrı tutan öğretim birliği ilkesini kökünden oynattılar, şeriatçılığın üniversitelere değin yayılmasına neden oldular...
Dinsel nitelikli okullardan mezun olanlar bu dönemde Siyasal Bilgiler, Hukuk, Polis Akademisi , Tıp, Edebiyat fakültelerine girdiler...
Şimdi onlar devletin en duyarlı noktalarında bürokrat!..
Darbeciler, tarikat şeyhlerinin isteğine uyup "Özel Okullar Yasası" yla Fethullah Gülen'in önünü açtılar...
***
Hıfzı Veldet Velidedeoğlu, 20 yıl önce Türkiye'nin bugününü gördü, yazılarında "dinci örgütlenme" nin nasıl ivme kazandığını Cumhuriyet'teki yazılarında vurguladı...
Velidedeoğlu, 23 Nisan 1989 'da Cumhuriyet'te yayımlanan "Ulusal Egemenlik Bayramı da Elden Gidiyordu!" başlıklı yazısında bakın ne diyordu:
"... 12 Eylül'ün beş generali 23 Nisan Ulusal Egemenlik Bayramı' nı, 1 Mayıs Emekçi Bayramı 'nı, 27 Mayıs Hürriyet ve Anayasa Bayramı' nı kaldırdılar. Üç bayramı resmi tatil günü olmaktan çıkardılar. Neyse ki Milli Güvenlik Konseyi işin farkına varıp bir yıl sonra 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı olarak yeniden kabul etti."
Dün pırıl pırıl bir nisan sabahında uyandığımda dördüncü basımı yapılan "Çağının Tanığı Üç Yazar" ( Günizi Yayınları ) kitabımdaki, Velidedeoğlu'yla yaptığım söyleşiyi okudum...
Evet Velidedeoğlu 1983 yılında Türkiye'nin nereye doğru sürüklendiğini görmüş ve şöyle demişti:
"... Bütün bunlar düşünülmeden devlet kadrolarını imam hatip liselerinde şeriat öğrenimi görmüş ve oralardan üniversitelere geçip mezun olmuş kişilerin eline teslim etmenin bir sakıncısı olmadığını söyleyenler, yukarıda belirttiğim gibi, tarihsel bilgi ve bilinçten nasiplerini almamış olanlardır. ****** devriminin, Türkiye Cumhuriyeti'nin temel taşı niteliğindeki laiklik ilkesinin önemini kavramamış olanlardır. Şeriatçıya verilen ödünlerin sonu gelmez ; her ödünden sonra yeni ödünler istenir. Çünkü amaçları Türkiye Cumhuriyeti'ni din dogmalarına dayanan bir İslam devleti durumuna getirmektir. Bu amaca ulaşıncaya dek uğraşacaklar, üst üste verilen ödünlerle güçlenecekler ve bir gün silahlı kuvvetlere de meydan okuyacak duruma geleceklerdir. Bunu şimdiden görmemek için kör veya uykuda olmak gerekir."
***
87 yıl önce 23 Nisan 1920'de Ankara'da toplanan ilk Büyük Millet Meclisi , ulusal egemenlik ve Kuvayı Milliye ruhunu temsil eden bir Meclis'ti...
Mustafa Kemal, 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıktığında direniş odakları dağınık ve güçsüzdü . Mustafa Kemal Paşa'nın parolası ise şuydu:
"Kuvayı Milliye'yi âmil , iradeyi milliyeyi hâkim kılmak!"
Hıfzı Veldet Velidedeoğlu İlk Meclis'in son tanığıydı...
Kemalist devrime karşı direnen ihanet, Türkiye'yi bugünlere getirdi...
Unutmayın ****** devrimlerini savunmak sağcılık değil solculuktur!..
24 NİSAN 2007
CUMHURİYET