SEVGİLİ okuyucularım, bugün çok önemli, kamuoyunda ve medyada her nedense asla gündeme getirilmeyen ve tartışılmayan bir konuya dikkatinizi çekmek istiyorum.
Bu hükümet işbaşına geleli 3 yıl olmak üzere. Her iktidar belli projelere, ülke yararına olacak büyük tesislere, önemli yatırımlara imza atar. Onları başlatır. 3 yıl az zaman değildir.
Şimdi soruyorum: AKP iktidarı bu 3 yıl boyunca bir tek önemli projeye, büyük yatırıma imzasını attı mı? Böyle bir şey başlattı mı?
Hayır!
Ama dikkat ediniz, geçmişte başlatılıp bitirilen ve yıllardan beri adeta altın yumurtlayan büyük tesislerimiz, bunlar tarafından apar topar satılıyor.
‘Zarar ediyor da o yüzden satıyoruz’ masalı geçerli değil... Çünkü son aylarda tek tek sattıkları Telekom, Tüpraş, Erdemir, limanlar gibi tesislerin hiçbiri zarar etmediği gibi, devlet bütçesine çok büyük katkılar sağlıyordu.
Bunlar elden çıktı. Yerliye yabancıya, Arap’a Yahudi’ye satıldı. ‘Aktif pazarlama’ yöntemiyle, parayı veren düdüğü çaldı.
* * *
Dünyanın her yerinde özelleştirme yapılabilir. Bazı tesisler satılabilir. Ancak dünyanın hemen her ülkesinde bir kural vardır:
Özelleştirmeden elde edilen gelir altyapı ya da başka kárlı yatırımlar için harcanır. Böylece ülkeye yeni tesisler, fabrikalar kazandırılır.
İşsizlere iş yaratılır. Ekonomiye yeni bir ivme sağlanır.
Lütfen çok dikkat ediniz: Bizde ise tam tersi oluyor.
Özelleştirmeden elde edilen paraların tümü, devlet bütçesine aktarılıyor.
Maliye Bakanı geçenlerde ilginç bir itirafta bulundu:
‘Biz bu parayla borçlarımızı ödüyoruz.’
Bütçeye aktarılan özelleştirme gelirleriyle belki borç ödeniyor, belki maaş.
Ama bu paraların yatırıma dönüşmediği kesin.
* * *
O zaman karşımıza şu acı gerçekler çıkıyor:
Bütçe yama tutmuyor. Dolayısıyla geçmişte yapılan tesisleri satıp parasını bütçeye aktarıyorlar. O paralar en kısa zamanda suyunu çekiyor. Yeni yatırım yok. Büyük yatırım hiç yok. Hiç kimseye iş olanağı sağlanmıyor.
Bunun perde arkası ise şöyle:
AKP iktidarı günü kurtarıyor. Telekom, Tüpraş, Erdemir gibi dev ve kárlı kuruluşları satıp önümüzdeki birkaç ayı kurtarmanın peşinde dolanıyor.
Ama günün birinde özelleşecek mal mülk kalmayacak! Nitekim bu üçlüden sonra elde TMSF aracılığı ile satılacak olan Telsim, önümüzdeki yıla sarkması beklenen bazı enerji ihaleleri dışında bir şey olmayacak.
Bu iktidar o zaman ne yapacak?
Bakınız, bu konular hiçbir yerde tartışılmıyor. Bu soruları soran yok.
Çizilen pembe tablolardan (!) artık gına geldi. Bu zorlama ‘pembelikler ve güzellikler’ vatandaşın cebine yansımıyor. Ona iş ve aş olarak geri dönmüyor.
Nerede bunları tartışması gerekenler?
Eğer bir Maliye Bakanı ‘Özelleştirme parasıyla borç ödüyoruz’ itirafında bulunuyorsa, bu çok acı ve üzerinde durulması gereken bir olaydır... Çünkü Türkiye’nin yüz milyarlarca dolar iç ve dış borcu var. Bu alan dipsiz bir kuyu.
Kaldı ki, bence bu paraların tamamı borç ödemeye değil, maaşlara ve saireye harcanıp hükümete gün kurtartıyor. Ama değirmenin suyu bir gün kesilecek... Çünkü elde satacak mal kalmayacak.
O zaman göreceksiniz, özelleştirme ve satma sırası büyük kentlerin merkezi yerlerindeki okullara, hastanelere, kamu binalarına gelecek.
* * *
Bir şey daha var! Bugüne kadar bu satışlardan kaç para somut olarak devlet kasasına girdi? Bu satışlar sonrasında devletin gelir ve vergi kaybı-ya da kazancı ne kadar oldu? Kaç kişi işinden çıkarıldı? Bu soruların yanıtını bilen var mı?
Bilen yok da, açıklayan birileri var mı?
Her şey büyük bir gizlilik içerisinde sürüp gidiyor.
Koskoca Balıkesir SEKA tesislerini kente bitişik yüzlerce dönüm arazisi, fabrika ve ambar binaları, lojmanları, makineleri ve her şeyi ile AKP’nin en büyük destekçisi ve Yeni Şafak gazetesinin sahibi Albayraklar’a ‘özelleştirme’ kılıfı altında sadece 1 milyon 100 bin dolara armağan eden bunlar değil miydi? Allah’tan ki satışı yargı iptal etti.
Adı ‘özelleştirme’ olan bir tuhaflık yaşıyoruz.
Türkiye’nin malı mülkü elden gidiyor, iktidar günü kurtarıyor. Soran yok, irdeleyen yok, araştıran yok!
EMİN ÇÖLAŞAN