Mekke Türkçesi(!) ve Diyanet
VATANDAŞIMIZ geçtiğimiz günlerde umre ziyareti için Suudi Arabistan’da Mekke’ye gitti. Orada Peygamberimizin doğduğu evin yerinde bulunan iki katlı evi de ziyaret etti. Burası Kábe’ye yaklaşık 250 metre mesafede.
Binanın giriş kapısının solunda bulunan büyük tabelada İngilizce, Türkçe ve Arapça olarak yazılmış tanıtım yazısına gözü takıldı. Türkçe bölümünü okudu, şaşırdı ve fotoğrafını çekti. Aşağıdaki metni lütfen siz de çok dikkatle okuyunuz:
‘Deyrli hacılar
Bılın ki, Peyganberımız ve ashabları (Allah onardan razı olsun) bu yerın zıyaret etmesini buyurmamıs ve bu zıyertınhıc bır asaı yokdur ve en dogru yol peyg:ambe rimize ve onun sunnetine tabe olub bunu terk etmekdir.’
Suudi ciddiyetsizliği, Suudi saygısızlığı! Anlaşılmaz, yanlışlar ve garipliklerle dolu bir Türkçe müsveddesi. Harfler, sözcükler, her şey baştan sona yanlış.
***
Vatandaşımız duyarlı bir insan. Bu fotoğrafı Diyanet İşleri Başkanlığı’na bir dilekçeyle gönderiyor ve ilgi gösterilmesini, tabelanın değiştirilmesi için girişimde bulunulmasını istiyor. Şöyle diyor:
‘14-23 Nisan 2005’te umre ziyaretim sırasında gördüğüm manzara budur. Her yıl hac ve umreye giden on binlerce Türk vatandaşının bu tabeladaki bozuk Türkçe ifadeyi görünce benim gibi üzüntü duyacaklarını düşünüyorum. Takdir sizlerindir. Gereğini arz ve rica ederim.’
Diyanet’ten bu dilekçeye verilen resmi (yazılı) yanıt ise tam bir ilgisizlik, umursamazlık, duyarsızlık şaheseri. Aynen şöyle:
‘İlgi dilekçeniz incelenmiştir. Suudi Arabistan’da bulunan cami ve benzeri mekánların bakımı, restorasyonu ile diğer iş ve işlemleri, anılan ülke tarafından yürütülmektedir.
Bu sebeple, Başkanlığımızca yapılacak herhangi bir işlem bulunmamaktadır.
Gösterdiğiniz ilgiye teşekkür eder, eda ettiğiniz umrenizin makbul olmasını dilerim.
Seyfettin Ersoy. Başkan adına. Hac Dairesi Başkanı.’
Verilen yanıtta ‘haklısınız, biz ilgileniriz’ gibi bir cümle bulunmuyor. Yıl boyunca, özellikle hac süresince oraya yüzlerce din adamı gönderen Diyanet işte bu durumda! Türkçemizle ilgili bir gülünçlüğe el atmaktan bile aciz.
HAKAN AKPINAR’IN KİTABI
Hakan bizim gazetede yetişti ve gerçekten iyi gazeteci oldu. Şimdi Halka ve Olaylara Tercüman Gazetesi’nin Ankara Temsilcisi. Elimde Hakan’ın üçüncü kitabı:
‘Kurtların Kardeşliği. CKMP’den MHP’ye. 1965-2005.) (Birharf Yayıncılık.)
Kitap CKMP’den MHP’ye uzanan 40 yıllık süreci konu alıyor. Alparslan Türkeş’in Hindistan’daki sürgün yıllarından başlıyor ve Devlet Bahçeli dönemiyle noktalanıyor. Türkiye’de bir ilk olduğunu sanıyorum. Bir anlamda ülkücü hareketin seyir defteri...
Ve tümüyle tarafsız bir biçimde yazılmış.
Türkeş’in ölmeden önce niçin Názım Hikmet şiirleri okuduğunu ilk kez bu kitaptan öğrendim. Ülkücülerin l970’li yıllarda Nurcularla kapışmasını, komando kamplarında olanları da öyle.
Hakan Akpınar çok ilginç bir kitap yazmış, çok çarpıcı olaylar anlatmış. Kendi deyimiyle ülkücü hareketin şifrelerini çözmeyi amaçlamış. Bir anlamda onların kara kutusunu açmış.
Kitabın sonunda bir de ilginç sözlük var: Ülkücülerin kullandığı temel kavramların karşılığı ve anlamları.
Hakan’ı kutluyorum, bu ilginç kitabı için ‘ellerine sağlık’ diyorum.
HÜRRİYET
EMİN ÇÖLAŞAN