Turistik gezide iş toplantısı!
OKUYUCUM Serdal Deveci Avustralya’nın Melbourne kentinden yazıyor, Başbakan’ın orada düzenlediği ‘iş toplantısındaki’ ciddiyeti (!) anlatıyor:
‘Dokuz yıldır burada yaşayan işadamıyım. Başbakan ve yanındakiler, burada Türk ve Avustralyalı işadamlarını bir araya getirmek için toplantı düzenlediler. Bana da önceden program gönderildi, davet edildik. Görüşmek istediğimiz iş kolları ve firmaları listeleyip göndermemiz istendi.
Bu isteği dikkate alıp bütün günümü o toplantı için ayırdım. Ancak sonuç tam bir hüsrandı. Ne yapmak istediklerini inanın anlayabilmiş değilim. Organizasyon yok. Biz oraya sadece Başbakan’ın 10 dakika süren propaganda konuşmasını dinlemek için çağrılmışız.
Toplantı başladı. Başbakan da konuştu. Hemen sonrasında 15 dakikalık kahve molası! Organizasyon olmadığı için kimin kim olduğu belli değil. İş toplantılarında firmalar arasındaki bağlantıyı bir komite ayarlar. Bu şekilde kimin kim olduğu bilinir. Görüşmek istediğiniz kişiyi birisi sizin için bulur. Ya da en basitinden yakalara kimlik kartları, kartvizitleri takılır. Hatta oturulan bölümlerde firmaların isimleri yer alır. Ama bu toplantıda hiçbir şey yoktu. Demek ki niyetleri de yoktu. İnsanlar öyle dolaşıp duruyordu.
Üç kişiye selam verip konuşmak istedim, üçü de bizim buralı, Avustralyalı çıktı! Dördüncü benim işimle ilgili değildi. Ben pes edip bıraktım. Gidip kendime kahve aldım. Yanında bisküvi de vardı.
Adına kahve molası dedikleri aradan sonra anons ettiler. İsteyenleri şehir turuna çıkaracaklarmış. Böylece bu anlamsız iş toplantısı erkenden tamamlanmış oldu.
Düşünsenize, iki uçakla gelmişler buraya! Yarım saat politikacıların konuşması, yarım saat kahve molası ve sonra şehir turu, akşam yemeği ve saire! Ama işin adı büyük: Türkiye-Avustralya iş konseyi gibi bir şey!
Yazık devletin parasına, yazık o ülkeye. Kimlerin elinde kimlere kalmış. İnanın söyleyecek şey bulamıyorum. Aslında çok var ama neyse!’
Türk insanı taaa Avustralya’dan yazıyor ve yakınıyor. Acaba duyması gerekenler duyarlar mı? Aman duymasınlar, tatilleri bozulmasın!
ISO SEKTÖR DENETİMLİ MAHKEME
İstanbul’dan bir grup avukat okuyucum yazıyor. Mahkemenin adını vermiyorum:
‘Türkiye’de her gün yaşanan garipliklere dehşet verici bir yenisi daha eklendi. Bir mahkememiz ISO 9001 kalite belgesi almak için başvuruda bulunmuş. Bu nedenle International Organization forStandardization (ISO) denetçileri, mahkeme kalemini denetlemeye geldiler. Bu denetleme sırasında kalem personeli tek tip elbise giymişti. Bayan görevliler boyunlarına hostesler gibi fular takmıştı. Kalemde bulunan vatandaş ve avukatlarla birlikte sonradan gelenler de, denetim bitene kadar içeri alınmadı.
Bir mahkemenin kendi kalitesinin tespitini özel bir kuruluşa bırakmış olması biz avukatları dehşete düşürdü. Kalitesi olan, ya da olmayan mahkeme kavramını düşünmek bile çok acı.
Avukatlar olarak böyle bir olayı yargı bağımsızlığı, hukukun üstünlüğü, devlet ciddiyeti gibi kavramlarla bağdaştıramadık.’
VE CÜPPELİ DENETİMLİ BARLAR
Okuyucum Yalçın E. İstanbul’dan yazıyor:
‘Dün gece Kadıköy’de barlar sokağında arkadaşlarla oturuyoruz. Burada 25 kadar bar var. Gece saat 21 dolaylarında içeriye iki kişi girdi. İkisi de yere kadar cüppeli, göğüslerine kadar sakallı. Birinin kafasında sarık, ötekinde fes benzeri bir şey var. Çalışanlara içki içmenin haram ve günah olduğunu söylediler. Barın sahibine de burasını kapatıp gitsin, içki içirmesin diye not bıraktılar. Daha sonra aynı sözleri bize de söylediler, evlerimize gitmemizi istediler. Öteki barları da gezip aynı şeyleri söylemişler.
İşin garibi, bar görevlileri polise haber verdi. Polisler geldi, hiçbir müdahalede bulunmadı. İşte benim ülkem bu hale geldi. Lütfen yazılarınızda bunları da anlatın.’
Yalçın E. telefon numarasını vermiş. Arayıp konuştum. Olayı aynen doğruladı. Sadece ‘Soyadımı vermeyin çünkü kamu kuruluşunda çalışıyorum ve işimden olurum’ dedi. Ayrıca bir şey daha anlattı:
‘Adamlar içeri girip böyle konuşmaya başlayınca bazıları dışarı kaçtı. Nedenini sorduğumuzda ‘Üzerlerinde bomba olabilirdi, patlatmalarından korktuk’ dediler.’
Avustralya’dan mahkemelere, oradan barlara!.. Ve Güneydoğu’da dün 4 şehit daha. Kimin umurunda?
Türkiyemiz yönetenleri ve yönetilenleri ile işte bu hallere düştü.
Emin ÇÖLAŞAN
10 Aralık 2005