SEVGİLİ okuyucularım, Recep Tayyip Erdoğan’ın sağ kolu, Başbakanlık Sözcüsü Akif Beki’nin yazmış olduğu "Erdoğan’ın Harfleri" isimli ’bilimsel’ kitaptan dün söz etmiştim. Eğer okumadıysanız, bu yazımdan önce dünkü yazımı okumanızı rica ediyorum.
Yıldızlardan, Arap harflerinden, Yahudilerin peygamberi Musa’dan yola çıkarak kehanetlerde bulunuyor ve "Erdoğan Musa peygamberin soyundan geliyor" diyordu. Şimdi kitabı okumaya devam edelim. Ara başlık şöyle: "Erdoğan’la Gül, Musa ile Harun gibi." Okuyalım bakalım:
"Erdoğan, Cumhuriyet tarihinin en önemli şahsiyetlerinden Necmettin Erbakan’ın yanında yetişti. Onu liderliğe götüren süreç kazara işlediği bir suç, iyi niyetle okuduğu bir şiirle başladı. Sürgüne değil ama cezaevine gitti. Halkın umudu olarak geri geldi. Kendi yolunu çizdi. Kaderin cilvesine bakın ki böylesine Hurufiler (harflerinden anlam çıkaran Araplar) ancak tevafuk (uygun düşmek) diyebiliyor. Yasakları başladığı yerde, Siirt’te bitti. Yasaklandığı yerden başbakan olarak çıktı. Ama onu son umut ve kurtarıcı olarak gören halkının oylarıyla."
Muhteşem bir açıklama! Şimdi gelin de bu hurufilere falan inanmayın! Devam edelim:
"Musa peygamberle Tayyip Erdoğan’ın yaşamındaki en inanılmaz paralellik tam bu noktada ortaya çıkıyor. Erdoğan, iktidarını Abdullah Gül’le, 30 yıllık geçmişe dayanan yol arkadaşıyla paylaşıyor.
Hemen burada İbn Arabi’nin Musa peygamberle ilgili yorumuna değinmek gerekiyor. Çünkü içinde Tayyip Erdoğan’ın Abdullah Gül’le ilişkileri konusunda çok çarpıcı bir ipucu barındırıyor bu yorum.
İbn Arabi, Musa peygamberle kardeşi Harun’un arasını açan olayı ve İsrailoğullarının gözü önünde Musa peygamberin aceleci davranarak, aslını araştırmadan kardeşi Harun’u nasıl küçük düşürdüğünü hatırlatıyor.
Bu yorumdan yola çıkan bir Hurufi, Tayyip Erdoğan’la Abdullah Gül’ün de aralarındaki iktidar paylaşımında benzer sorunlar yaşayabileceklerini söyleyip, Erdoğan’a fitneciler karşısında sabır tavsiye edebilir."
Vay beee, kehanete bakın siz! Gaipten haber alan bir Başbakanlık Sözcüsü! Okumaya devam edelim:
"Tayyip Erdoğan’ın varlık mertebesinde tecelli eden ilahi isimler ve anlamları şöyle:
Alim: Gizli ve açık her şeyi bilen anlamına geliyor.
Muhyi: Dirilten, hayat veren anlamında."
O halde neymiş? Başbakanlık Sözcüsü ve Başbakan’ın sağ kolu Akif Beki’ye göre Tayyip Bey gizli ve açık her şeyi biliyormuş. Ayrıca diriltip hayat veriyormuş. Bu ilahi güce helal olsun! Kitabın sonraki bölümünde yazar soruyor:
"Tayyip Erdoğan imam hatip mezunu. Temel düzeyde Arapça eğitimi gördü ve Kuran’ı Arapçasından okuyabiliyor. Dini terminolojiye hakim. Peki bu durum Erdoğan’ın mental süreçlerini nasıl etkiliyor? Daha çok hangi dilde düşünüyor ve konuşuyor?" (Yani Arapça mı, Türkçe mi!)
Yanıtı yine kendisi veriyor:
"Erdoğan vermek istediği mesajı güçlendirmek için her iki dilin gramatik imkanlarından yararlanıyor. Anlatılmak isteneni belirginleştirmek için Arapçanın mübalağa (abartma) yeteneğinden yararlanıyor. (Yazar burada örnekler veriyor.) Bu Kuran’da sık görülen ve din eğitimi alan Müslümanların zihinlerinin çok aşina olduğu bir anlatım biçimi."
Başbakanlık Sözcüsü Akif Beki kitabının son bölümlerinde "göklerden inmesi beklenen kurtarıcı" olayını Türkiye açısından irdeliyor ve hiç bilmediğimiz yüce gerçeği açıklıyor!
"Göklerden beklenen ’kurtarıcı’ insanların arasından zuhur etti (ortaya çıktı.) Göksel değil, dünyevi bir kurtarıcı, bir siyasi lider olarak. Mucizelerle gönderilen göksel bir varlık yerine oylarla sandıktan çıkarılan bir kurtarıcı. Büyük bir kitlenin son umudu. Seçilmiş biri ama seçmenleri tarafından."
Offff! Şu anda bu bölümleri yazarken duygulandım, gözlerim yaşarmaya başladı. Lütfen yanlış değerlendirmeyin, Sözcü’nün bu kitapta anlattıkları yağcılık mağcılık değil! Başbakanımıza böyle övgüler düzmekle, onun ilahi boyutuna değinmekle, Musa peygamber soyundan geldiğini yazmakla yağcılığın ne ilgisi olabilir!
Artık dayanamıyorum. Şu anda gözlerimden yaş boşanıyor, ağlıyorum!
Daha fazla yazamayacağım için beni affetmenizi istirham ediyorum.
Bu kitabın yazarı olan Başbakanlık Sözcüsü Akif Beki’ye (ve kendisini o makama getiren Başbakanımıza) daha nice başarılar diliyor, saygılar sunuyorum.
Akif Bey o makama boşuna getirilmemiş. Yakın gelecekte inşallah Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü olsun. Amin, amin.
Emin ÇÖLAŞAN