|
| Cumhuriyet Nasıl İslamlaştırılıyor | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
Türkiyem
Mesaj Sayısı : 245 Kayıt tarihi : 01/06/08
| Konu: Cumhuriyet Nasıl İslamlaştırılıyor Perş. Tem. 03, 2008 1:17 am | |
| Bir takım yazarlar, Türkiye'de bugün yaşanan İslamlaşma sürecini sanki kendiliğinden ortaya çıkan bir olgu gibi sunarak, bunun bir anlamda, doğal, normal yani kaçınılmaz bir olay olduğunu söylemek istiyorlar.
Bunların tezine göre, "Türkiye Müslüman vatandaşlardan oluştuğu için, Cumhuriyet rejimi tarafından kurulan laik düzen, demokratik hak ve özgürlükler geliştikçe, İslama kayacaktır ve bu İslamlaşma hem doğal, hem normal hem de demokratik bir süreçtir."
Bu nedenle de "İslamlaşma sürecine karşı çıkmak, toplumun doğal gelişimine ve demokrasiye karşı çıkmak anlamını taşır." diyorlar.
Bu tezin hem tarihsel ve güncel, hem de evrensel ve yerel sakatlığı açıktır:
Tarihsel olarak demokrasi, dinsel baskıdan kurtulabilen (aydınlanma sürecini yaşamış) toplumlarda yeşermemiş midir?
Şimdi bu süreci tersine işletip, laik ve demokratik düzenden dinsel düzene geçmeyi, hem de demokrasi adına, tarihsel açıdan bir gelişme olarak nasıl savunabilirsiniz?
Evrensel olarak, dinselleşme, demokratikleşmenin doğal bir sonucu ise, niçin Hıristiyan Dünyası'ndaki demokratik toplumların laik rejimleri, dinsel yönetimler haline dönüşmedi ve dönüşmüyor?
Türkiye açısından dinselleşme, laiklikten geri dönüş olduğu için toplumun temel hak ve özgürlüklerini, İslami kültür ve siyaset açısından vesayet altına alarak demokrasiyi tahrip etmez mi?
Bu soruların yanıtları açıktır:
Hüzünlü olan nokta, Türkiye'de İslam kültürü ve düşüncesi ile uzaktan yakından ilişkisi olmayan bir takım yazarların, siyasal ve ekonomik rant uğruna, (veya basit popülist kaygılarla) bu yanlış görüşlere destek vermesidir.
İşin ilginç yanı ise, İslamcı dönüşümü savunan yazarların, Cumhuriyet'in kuruluşunu, toplumsal mühendislik olarak niteleyip, üstelik başına bir de Jakoben sıfatı ekleyerek, Osmanlı'dan Cumhuriyet'e geçiş sürecini demokrasi adına karalama gayretleridir.
Oysa yine açıktır ki, bir din-tarım imparatorluğunda, demokrasinin hiçbir alt yapısının ve insanlarda vatandaşlık bilincinin oluşmadığı bir toplumda, demokrasiye geçişin kısa yolu ancak devrimdir.
Böyle bir devrimi, demokrasinin alt yapısının ve bireylerin vatandaşlık bilinçlerinin oluştuğu endüstri toplumlarındaki demokratik süreçlerle yargılamanın yanlışlığı, açıktır.
Türkiye'de insanı hayrete düşüren bir başka nokta, kavramlar alt-üst edilirken, tarihsel ve bilimsel gerçeklerin bütünüyle çarpıtılmasına bilimsel çevrelerden hiçbir tepki gelmemesi, tam tersine bazı çevrelerin (ya da akademik unvanlı kişilerin) yine siyasal ve ekonomik rant uğruna (veya basit popülist kaygılarla) bu çarpıtmalara destek vermeleridir.
Bugün işaret etmek istediğim bir başka çarpıtma, Cumhuriyet döneminde toplumun demokratikleştirilmesi süreci için uygulanan devrimleri, İslamcıların, "Toplumsal mühendislik" diye niteleyerek karalama çabalarıdır.
Oysa Cumhuriyet dönemindeki devrimler tabii ki toplumsal mühendislik niteliği taşır ve toplumu demokratikleştirmek için uygulanan bir dizi yasal, siyasal ve kültürel önlemleri içerir.
Benim işaret etmek istediğim çarpıtma, aynı toplumsal mühendislik çabalarının, İslamcılar tarafından çok daha etkin ve demokrasiyi tahrip eden bir biçimde kullanılmış olmasıdır.
Yani bu yazarlara göre, toplumsal mühendisliği İslamcılar yapınca iyi, Cumhuriyet döneminde demokrasi adına yapılınca kötü oluyor.
Haftaya bu sütunda bir tarihsel belge açıklayacağım.
O zaman 2005 Türkiye'sinde hâlâ devleti ve toplumu dinselleştirme çabalarının demokrasi adına yutturulabilmesinin ardında yatan toplumsal mühendislik çabalarını yani devlet desteğini çok daha iyi göreceksiniz. | |
| | | Türkiyem
Mesaj Sayısı : 245 Kayıt tarihi : 01/06/08
| Konu: Geri: Cumhuriyet Nasıl İslamlaştırılıyor Perş. Tem. 03, 2008 1:18 am | |
| Osmanlı'dan Cumhuriyet'e geçiş, yukardan aşağı devrimlerle oldu: Yasal devrimler ve eğitim devrimi.
Siyasal ve toplumsal yaşam, özellikle de kamusal alan, yasalarla laik ve demokratik bir biçimde düzenlendi ve bu düzen eğitim yoluyla insanlara aktarılmaya çalışıldı.
Bu çaba Soğuk Savaş'ın başladığı 1945'e kadar sürdü.
1945'den itibaren, anti-komünist eksenli Soğuk Savaş bağlamında, Türkiye de İslamcı çizgide, devlet eliyle geri götürülmeye başlandı.
****** Devrimlerini toplumsal mühendislik diye suçlayan ve eleştiren İslamcılar, devlet katlarında toplumsal mühendisliğin dik alâsını başta eğitim olmak üzere her alanda bizzat kendileri yaptılar ve yapmaya devam ediyorlar.
Bugün Türkiye'de görülen İslamlaşma eğilimleri, asla "kendiliğinden" olmayıp, tamamen bu bilinçli ve planlı iç ve dış çabaların, yani toplumsal mühendisliğin bir sonucudur.
Ne yazık ki, 1945'ten sonra genel olarak politikacılar bu çabalara şu ya da bu biçimde destek vermişler ve devlet eliyle gerçekleştirilen toplumsal mühendislik, sürekli olarak Türkiye'nin laik ve demokratik düzenden uzaklaşması sonucunu doğurmuştur.
1945'te başlayan bu "geriye dönüş" ya da "dinselleşme" birkaç dönemde büyük ivme kazanmıştır.
Birinci ivme dönemi 1950'de Demokrat Parti'nin iktidara gelmesi ile ortaya çıkmıştır.
İkinci ivme döneminin başlangıcını 1975'te kurulan Birinci Milliyetçi Cephe hükümeti simgeler.
Üçüncü ivme dönemi Fethullah Gülen'in "cennetlik" diye nitelediği Kenan Evren'in liderliğindeki 1980 darbesi ile başlar.
Dördüncü ivme dönemi 1983 Turgut Özal'ın başkanlığında kurulan ANAP hükümeti ile başlar.
Beşinci ve son ivme dönemi ise, AKP'nin iktidara geldiği 3 Kasım 2002 seçimleri ile başlamıştır ve bugün de devam etmektedir.
Her dönemde, bir yandan İslamcı çizgiye doğru yasal düzenlemeler yapılır ve bürokrasideki kadrolaşma gerçekleştirilirken, öte yandan esas olarak eğitim sistemi üzerinde etkili olunmuş, hem normal eğitim dinselleştirilmiş, hem de dinsel eğitim yaygınlaştırılmıştır.
Eğitime yapılan her yatırım, bir sonraki dönemdeki kültürü dinselleşme yönünde etkilemiş, böylece İslamcıların seçmen desteği yıllar içinde giderek yükselmiştir; bu gidişle daha da yükselecektir.
Bu arada, yasalarda ve eğitimde gerçekleştirilen İslamlaştırma atılımları sonuç verdikçe, devlet eliyle İslamcı sermayenin yaratılması ve güçlendirilmesi de gündeme gelmiş ve bu proje de başarıyla uygulanmaya başlanmıştır.
Gelecek hafta ayrıntılarını yayınlayacağım belge, bu İslamlaşma sürecinde politikacıların ve devletin rolünü açıkça ortaya koyuyor:
Bu belge, kamuoyunda İkinci Milliyetçi Cephe Hükümeti diye bilinen 41. Bakanlar Kurulu kararıyla kabul edilip, Meclis'e sevk edilen Dördüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı taslağının "Manevi Kalkınma" bölümüdür.
4 "ilkeden" ve "13 tedbir"den oluşan bu taslak, Milli Selamet Partisi, Milliyetçi Hareket Partisi ve Adalet Partisi tarafından kurulmuş ve 21 Temmuz 1977 ile 5 Ocak 1978 tarihleri arasında ülkeyi yönetmiş olan Demirel Hükümeti tarafından Bakanlar Kurulu kararı haline getirilmiş ve Meclis'e sevk edilmiştir.
Bu hükümette Necmettin Erbakan ve Alpaslan Türkeş Başbakan Yardımcıları sıfatıyla görev yapmaktadırlar.
Dördüncü Beş Yıllık Plan Meclis'te yasalaşamadan hükümet düşmüş, yerine gelen Ecevit Hükümeti bu metni de içeren taslağı Meclis'ten geri çekerek, yeni bir Kalkınma Planı hazırlamıştır.
Her ne kadar yasalaşmamışsa da, metin Türkiye'nin "devlet eliyle İslamlaştırılma projesinin" ana belgelerinden biri niteliğiyle bir "Bakanlar Kurulu Kararı" olarak tarihteki yerini almıştır.
Not:Türkiye'nin İslamlaştırılması projesi çerçevesinde işlenen cinayetler bağlamında İslamcı katillerce 12 yıl önce bugün öldürülen Uğur Mumcu'yu saygı ve sevgiyle anıyorum. | |
| | | Türkiyem
Mesaj Sayısı : 245 Kayıt tarihi : 01/06/08
| Konu: Geri: Cumhuriyet Nasıl İslamlaştırılıyor Perş. Tem. 03, 2008 1:18 am | |
| İkinci Milliyetçi Cephe Hükümeti zamanında Bakanlar Kurulu tarafından kabul edilen ve 1977 tarihinde Meclis'e sevk edilen Dördüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı taslağında, Manevi Kalkınma başlığı altında kararlaştırılan İlkeler ve Tedbirler:
İLKELER:
Manevi kalkınma bir bütündür ve topyekûn planlama ihtiyacından doğmuştur. Manevi planlama ve kalkınma toplumun bütün kesimlerini içine alır. Manevi kalkınma ve planlama içersinde; Aile, Milli Eğitim, Tiyatro, Sinema, Basın, TRT ve diğer müesseseler bulunur.
Milletimizin manevi ve maddi kalkınmasında birlik ve bütünlüğümüzün sağlanmasında güçlü ve tükenmez bir kaynak olan dinimizin ulvî prensiplerinden faydalanılacaktır.
Cumhuriyetimizin temeli olan Milli Kültürümüzün korunması, yaşatılması, geliştirilmesi, yeni nesillere ve bütün cihana duyurulması manevi kalkınmanın temel ilkelerindendir. Vatandaşların ve özellikle genç nesillerin milli kültür hazinelerimizle kaynaşması için her türlü tedbir alınacaktır.
Milli kültürümüzün yabancı ülkelerde layık olduğu şekilde ve en geniş ölçüde tanıtılması için yürütülen faaliyetler geliştirilecektir. Başka ülkelerdeki soydaşlarımızın kendi öz kültürlerini yaşatıp geliştirmek imkanlarından yararlanabilmeleri, insan haklarına kâmil manada sahip olmaları ve bulundukları ülke kanunlarının bahşettiği bütün haklardan eşit olarak faydalanmaları üzerinde titizlikle durulacaktır. TEDBİRLER:
Milletimizin medeni milletler topluluğu içinde şerefli tarihi ile mütenasip yerini alabilmesi için şûmüllü bir manevi kalkınma seferberliği ilgili kuruluşlarca başlatılacaktır. Bu maksatla gerekli planlama ve ilgili kuruluşlar arası koordinasyon Devlet Planlama Teşkilatı tarafından sağlanacaktır.
Manevi kalkınmada hizmet edecek kadronun yetiştirilmesi için İslami İlimler Fakülteleri, Akademileri, İmam-hatip Okulları müfredatını uygulayan kız liseleri bütün yurt sathına yayılacaktır. Bu okulların kurulmasında halkın yardımı teşvik edilecek ve Vakıflar Genel Müdürlüğünün katkısı sağlanacaktır.
Uygulamadaki bir eşitsizliği ortadan kaldırma açısından İmam-hatip lisesi mezunlarına üniversite ve yüksek okullara girişte lise mezunlarına verilen haklar tanınacaktır.
Yüksek İslam Enstitüleri Akademi haline getirilerek, cemiyetimizin ve çağımızın çeşitli meselelerine çözümler getirecek ve yüksek vasıflı araştırıcı, uzman ve eğitici yetiştirecek dinamik bir yapıya kavuşturulacaktır.
İslami İlimler alanında ülkemizde ihtiyaç duyulan yüksek seviyede ilim adamlarımızın yurt içinde yetişmesini sağlamak ve tarihi ve kültürel bağlarımız bulunan ülkelere de hitabedebilecek vasıfta bir İslami İlimler Üniversitesi kurulacaktır. Ülkemizin sosyal güçlükleri dikkate alınarak, milli birlik ve beraberliğimize ve manevi kalkınmamıza sağlıyacağı değerli katkılar nedeniyle bu tür üniversitelerin uzun vadede çoğaltılması hedef alınacaktır.
İlahiyat Fakültesi, İslami İlimler Fakültesi ve Yüksek İslam Enstitüleri (İslami İlimler Akademileri) mezunlarına orta dereceli okullarda tercihen din ve ahlak dersleri öğretmenliğine ilaveten sosyal ve kültürel derslerin öğretmenlik hakları da tanınacaktır.
Çeşitli iş yerleri, fabrikalar, askeri birlikler, hapishaneler gibi hizmetlerin toplu olarak görüldüğü yerlerde ihdas edilecek sosyal hizmetler kadrolarında Yüksek İslam Enstitüsü, İlahiyat Fakültesi ve İslami İlimler Fakültesi mezunları görevlendirilecektir.
Nesillere dünya görüşü kazandırmakta büyük ehemmiyeti olan ahlak, sosyoloji, felesefe, psikoloji gibi derslerin müfredat ve muhtevaları milli inanç ve manevi değerlere bağlılığı sağlıyacak şekilde yeniden yazılacaktır.
Manevi ilimler sahasında yetkili uzmanlarca hazırlanmış özel terbiyevi programlar radyolar ve televizyon aracılığı ile yayınlanacaktır. Televizyon ve radyolarda yayınlanan çeşitli programların milli kültür, ahlak ve inanç ile bağdaşmasına itina gösterilecektir. Polis ve Meteoroloji radyoları gibi Diyanet İşleri Başkanlığına bağlı olarak kurulacak bir radyo istasyonu vasıtası ile yurt içi ve yurt dışında bulunan vatandaşlarımızın manevi alanda aydınlatılması sağlanacaktır.
Manevi kalkınma seferberliğinin uygulanmasında karşılaşılacak engelleri giderici mevzuat düzenlemesine gidilecektir.
Müsbet ilimlere ait ders kitaplarında milletimizin bu ilimlere yaptığı hizmetleri tanıtan bölümlerin konulmasına önem verilecektir, yeni nesillere dünya görüşü aşılamakta önemli rol oynayan ahlak, sosyoloji, felsefe ve psikoloji gibi derslerin müfredatı ve kitapları, milli inanç, ve manevi değerlere bağlılığı temin edici şekilde yeniden yazılacaktır.
Ecdat yadigarı vakıflarımızın korunması ve geliştirilmesine dikkat ve itina gösterilecek; yurt dışındaki vakıflarımızla yakından ilgilenilecek ve vakıflar kuruluş gayeleri dışında kullanılmayacaktır.
Okullar, fabrikalar, hastaneler ve askeri birlikler için "sosyal görevler" ihdas edilecek, bu görevlere dini eğitim görmüş elemanlar getirilecektir. | |
| | | | Cumhuriyet Nasıl İslamlaştırılıyor | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |